Giriş
Felsefe, felsefi sorunları çözme çabasıdır. Felsefe disiplininde felsefi sorunları çözmek için birçok yöntem ileri sürülmüş ve kullanılmıştır. Bu yöntemler argümanlara nasıl yaklaşacağımızı, eleştirilerimizi nasıl kuracağımızı, entelektüel tavrımızı nasıl yönlendireceğimizi ve yargıyı ne zaman askıya alacağımızı belirlemede büyük bir öneme sahip olabilir. Felsefe disiplininde birçok yöntem olmakla birlikte, felsefi sorunları çözmek için tek ve nihai bir yönteme sahip değilizdir. Dolayısıyla tek bir yöntemin mutlak otoritesinden söz etmek olanaklı olmayabilir.
Popper, eleştirel akılcılık yöntemini entelektüel tavır ve epistemik sorumluluk bağlamında ele almıştır. Eleştirel akılcılık, bilgiyi kesin ve zorunlu olarak görmek yerine, bilginin her zaman yeniden inşa edilebilir ve geliştirilebilir olduğunu kabul etmiştir. Eleştirel akılcılık, bilgide kapalılığa ve kesinliğe karşı çıkar. Aynı zamanda bu yöntem, bilimsel araştırmaların, yanlışlanabilirlik sınamalarının uygulanması yoluyla geliştirilebileceğini ileri sürer.
1. Eleştirel Akılcılığın Temelleri
Felsefe bir disiplindir. Bu disiplin, çeşitli yöntem ve ilkeleri içerir. Felsefenin en temel ilkelerinden birisi, edim olarak eleştiridir. Herhangi bir usul, yani yöntem olmadan gerçekliğin bilgisine veya doğruluğa ulaşılamayacağı genel bir sezgi olarak görünmektedir.
Eleştirel akılcı yaklaşım, bir bilim ve felsefe yapma yöntemi olmakla birlikte, aynı zamanda entelektüel bir tavrın gerekliliğine vurgu yapar. Günümüzde çağdaş filozoflar, entelektüel bir tavır almanın epistemik sorumluluğun tezahürü olduğunu vurgulamışlardır. Bu açıdan eleştirel akılcılık yönteminin epistemoloji ile bağı daha yakından görülebilir. Doğrunun, hakikatin ve gerçekliğin bilgisine ulaşmayı istemek, entelektüel bir tavır olarak epistemik yükümlülüğün oluşmasına neden olur. Bu nedenle yöntem ile tavrın iç içeliği, her açıdan önemli görünmektedir.
Eleştirel akılcılık yöntemine göre bilgi söz konusu olduğunda, her türlü eleştiriye kapalılıktan, yanlışlanamayan düşüncelerden, hipotezlerden ve tezlerden kaçınılmalıdır. Bu anlayış, bilginin statüsü ve gücü için eleştirel düşüncenin önemini vurgulaması itibariyle dikkat çekici görünmektedir.
2. Kökler ve Çelişkiler
Eleştirel akılcılık, bir yöntem olmak bakımından, Sokrates öncesi filozofların yöntemlerine geri dönmeyi teklif eder. Popper, bunu Bilimsel Araştırmanın Mantığı adlı eserinde şöyle ifade eder:
“Eleştirel usçuluk, Sokrates öncesi düşünürlerin yaklaşımıdır. Bu düşünürlerin hepsi, hatta Parmenides bile, bize ölümlü insanların gerçekten hiçbir şeyi bilemeyeceğini vurgulamaktadırlar; çünkü onlara göre biz, güvenilir bilgiye sahip değiliz. Bu eleştirel usçuluk, Sokrates’in çürütme yöntemiyle; yani Parmenides’in deyimiyle, Elenchus’la doruğa ulaşır.” (Popper, 2011, s. 593)
Popper’ın burada vurgulamak istediği konu, Sokrates-öncesi filozofların bilgi ve bilime karşı olan perspektifleridir. Vurgulanan perspektiflerin karakteristik bir özelliği vardır. Sokrates-öncesi filozoflar bilgi söz konusu olduğunda, kesinliğin olanağından kuşku duymuşlardır. Onların bu perspektifleri, bilginin epistemik statüsü bakımından kesin olamayacağı savını desteklemiştir. Popper için bu perspektif, eleştirel akılcılığın gövdesini oluşturur. Bu gövde ise şu şekilde ifade edilebilir:
“Bildiğimiz hiçbir şey kesin değildir.”
Bu ifadedeki “kesin olmama durumu”, yanılabilme olanağına vurgu yapar. Popper’a göre bizler her düşüncemizde, her savımızda, her hipotez ve teorimizde yanılabiliriz. Bunun farkında olmamız, normatif bir sorumluluktur.
Eleştirel akılcılık için Sokrates-öncesi filozoflar, çeşitli tutumlar bakımından önem taşımaktadır. Sokrates-öncesi filozoflar, geleneğin bize aktardığı üzere eleştirelcilik, özgür düşünce ve ifade özgürlüğü açısından dikkat çekicidir. Bu özelliklerin ilk örneği, Miletli Thales ve Anaximandros’ta görülür.
Thales, Antik Yunan’da kozmolojiye dair ilk yorumları yapan bilim insanıdır. Eleştirel akılcılık açısından önemli olan, Anaximandros’un Thales’in kozmolojiye dair yorumlarını eleştirmesi ve yeni bir yorum yapma çabasını göstermesidir. Çünkü Popper, Thales’in Anaximandros’un ustası olmasına rağmen kendisini eleştirmesini dikkate değer görür. (Popper, 2013, s. 202) O, Thales’in bu tutumunu öğretmen-öğrenci ilişkisi açısından vurgular:
“Thales'in öğrencilerine şöyle diyen ilk öğretmen olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor: 'Ben şeyleri böyle görüyorum - şeylerin böyle olduğuna inanıyorum. Öğrettiklerimi geliştirmeye çalışın'.” (Popper, 2013, s. 203)
Bu vurgu, öğretmen-öğrenci ilişkisinin ast-üst ilişkisi olmadığını ifade eder. Popper açısından öğretmen, her şeyi bilen ve yanılmaz bir profil oluşturmamalıdır. Çünkü herhangi bir öğrenci, öğretmeninden daha fazla bilgiye ve anlayışa sahip olabilir. İfade edilen öğretmen-öğrenci ilişkisi, karşılıklı öğrenimin gerekliliğini ima eder.
Eleştirel akılcılığa göre kesin bilginin olanaksızlığı, Xenophanes tarafından vurgulanmıştır. Popper’a göre Xenophanes, kendi felsefesinin varsayımsal ve yanlışlanabilir olduğunu fark etmiştir:
“İyonya geleneğini Elea'ya getiren Xenophanes, kendi öğretisinin tamamen varsayımsal olduğunun ve daha iyisini bilecek başkalarının gelebileceğinin tamamen bilincindeydi.” (Popper, 2013, s. 202)
Xenophanes’in bu farkındalığı, eleştirel akılcılığın argümanlarına yön vermiştir. Çünkü Popper, tüm bilimlerin ve felsefenin varsayımsal ve çürütülebilir önermelere dayanması gerektiği savını vurgulamakta ısrarcı olmuştur.
3. Kesinlik İddiası ve Bilimler
“Bildiğimiz hiçbir şey kesin değildir.” ifadesi hem eleştirel akılcılık hem de “sınır koyma ölçütü” tartışmalarında önemli bir rol oynamıştır. Popper, “hiçbir şey bilmediğimiz” yönündeki savını, Ağustos 1985 yılında İsviçre, Zürih’te Bilgi Kuramı ve Barış Sorunu adlı konferansında ifade etmiştir:
“Yunanca’da, Latince’de, İngilizce’de ve Almanca’da şu ikisi arasında kesin bir fark vardır: Bilgi = Tahmin
Biliyorum = Tahmin
Aradaki fark basitçe şudur:
Bilmek, kesin doğruluğu ima eder. Yani bilmek, kesinliği, kuşkusuzluğu ima eder. Bu yüzden bu dillerde ciddi olarak şöyle önermeler kurulamaz:
“Bugünün Cuma olduğunu biliyorum ama tam emin değilim.”
Bunun cevabı şöyle olurdu:
“Tam emin değilsen, demek ki bilmiyorsun, yalnızca tahmin ediyorsun.”
Öyleyse ilk tezim:
Doğa bilimsel bilgi olarak adlandırılan bilgi değildir, çünkü sadece tahminlerden ve hipotezlerden oluşmaktadır…
Kısaca:
"Bilmiyoruz, tahmin ediyoruz. Doğa bilimsel bilgi, bilgi olmasa da bu alanda elimizdekilerin en iyisi odur. Ben buna tahmin bilgisi diyorum…” (Popper, 2022, 92-93)
Bu sav, tüm bilimler ve felsefe için geçerli olma iddiasını taşır. Popper’a göre doğa bilimlerinin yargıları, zorunlu ve kesin değildir. Bu, bilim insanlarının gerçekleri, doğruları aramadığı ve boşuna uğraştıkları anlamına gelmez. Popper açısından bilim, gerçekleri ve doğruları soruşturma çabasıdır:
“Bilim doğruluk arayışıdır ama bu doğruluk, kesin doğruluk değildir.” (Popper, 2022, s. 93)
Popper, bilim insanının tutumunu ve bilimin nasıl işlediğini ifade etmek için bataklıkta kazıklar üzerine dikilmiş bir yapı benzetmesini yapar. Ona göre bilim, bataklıkta kazıklar üzerine dikilmiş bir yapı gibidir. Bu kazıklar, sağlam bir zemine çakılmaz. Bazen kazıkların sağlam bir yere çakıldığı düşünülse bile bu yanılgı olabilir. Çünkü kazıkların sağlam çakıldığı düşünüldüğü zamanlarda yanılmak olanaklı olabilir. Dolayısıyla bu kazıklar, hep daha derine çakılmaya çalışılmalıdır. Bu benzetmeden yola çıkarak Popper, bir bilim insanını ulaştığı bilgiyi yalnızca geçici bir süre güvenilir kabul eden ve yanlışlandığı zaman da bu kazığı daha derine indirmeye çalışan birisi olarak tasarlar. (Popper, 2021, s. 18)
Popper’a göre bir bilim insanı, problemi tespit etmeli ve onu çözme çabası göstermelidir:
“Bilim, problemlerle başlar. Bu problemleri zekice ve yaratıcı kuramlarla çözmeye çalışır. Çoğu kuram zaten yanlıştır ve/veya denetlenemez. Değerli olan denetlenebilir kuramlarda yanılgılar aranır. Yanılgıları bulmaya ve yok etmeye çalışırız. İşte bilim böyledir: Hatalarını düzeltmek için sıkı bir denetimden geçirdiği çılgın, bazen sorumsuz fikirlerden oluşur.” (Popper, 2022, s. 95)
Eleştirel akılcılık, kesinlik arayışından kaçınmamız gerektiği konusunda ısrarcıdır. Ancak eleştirel akılcılık yönteminin sadece kesinlik arayışından kaçınmak olduğunu söylememiz olanaklı değildir. Çünkü her ne olursa olsun düşünceleri, argümanları, hipotezleri ve tezleri eleştirel bir akıl ile ele almamız gereklidir. Bu ise herhangi bir görüşün ne, nasıl ve kim tarafından ifade edildiğine bakılmaksızın, o görüşün eleştirel olarak ele alınması gerektiğini savunan normatif bir yaklaşımdır.
Sonuç
Eleştirel akılcılık, bilimsel ve felsefi sorunların çözümünde dikkate değer bir yöntem olarak görünmektedir. Popper'ın öne sürdüğü bu yöntem, bilgiyi kesin ve zorunlu olarak görmek yerine, bilginin sürekli olarak yeniden inşa edilebilir ve geliştirilebilir olduğunu kabul etmektedir. Eleştirel akılcılık, bilimsel araştırmaların ve felsefi düşüncenin yanlışlanabilirlik ilkesi etrafında şekillenmesini önerirken, kesinlik iddiasından kaçınmayı ve sürekli olarak var olan bilgiyi soruşturmayı vurgular.
Popper'ın eleştirel akılcılık perspektifi, Antik Yunan filozoflarından günümüz bilim insanlarına kadar uzanan bir çizgide temellendirilmeye çalışılmıştır. Özellikle Sokrates-öncesi filozofların tutumları, eleştirel düşünce ve özgür ifadeye vurgu yaparak eleştirel akılcılık geleneğine yol göstermiştir.
Popper'ın bilim perspektifi, bilginin kesinliği yerine sürekli soruşturmayı ve yanılgıları düzeltmeyi temel alır. Bilim insanının, herhangi bir bilgiyi geçici ve yanılgıya açık olarak görmesi, bilimde ilerlemenin ve gerçeğe daha fazla yaklaşmanın anahtarı olarak kabul edilir. Bu anlayış, bilim insanlarının problem tespiti ve çözümü konusunda sürekli bir çaba içinde olmalarını gerektirir.
Sonuç olarak eleştirel akılcılık yöntemi, bilgiyi kesinlik iddiasından arındırarak sürekli bir arayış ve soruşturma sürecine sokmak ister. Bu yöntem, felsefi sorunları çözme çabasında sağlam bir temel oluşturma iddiasında bulunur. Dolayısıyla, eleştirel akılcılık, felsefe disiplininde ve bilim dünyasında önemli bir role sahip olabilme iddiasını taşır.
Kaynakça
Popper, Karl, Bilimsel Araştırmanın Mantığı, Çev. İlknur Aka, İbrahim Turan, YKY, İstanbul, 2021
Popper, Karl, Conjectures and Refutations, London & New York: Routledge, India, 2013
Popper, Karl, Hayat Problem Çözmektir, Çev. Ali Nalbant, YKY, İstanbul, 2022
Eline sağlık
Çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık.