Özgürlük insanın var olduğu andan itibaren ilgi çeken bir konu, filozofların hakkında bitmek bilmez tartışmalar yürüttüğü bir kavram olmuştur. Bu filozoflar arasında bazıları vardır ki kendilerini özgürlük aşıkları olarak tanımlamış ve tüm felsefelerinin temellerine özgürlük kavramını koymuştur. Bu filozofların başlarında gelen Johann Gottlieb Fichte felsefesinin özgürlük ile ilişkisini Baggesen’e Nisan 1795 tarihli mektubunda şöyle anlatmıştır: Sistemim, özgürlüğün ilk sistemidir ve başlangıcından sonuna kadar, özgürlük kavramının bir analizidir.
Yaşamı
19 Mayıs 1762'de, Saksonya’nın kırsal bir kesimi olan Rammenau Köyünde doğan Johann Gottlieb Fichte, Lessing, Kant ve Herder gibi alt tabakadan bir ailenin çocuğuydu. Küçük bir vadide yer alan, dinsel adetlerin ve ataerkil alışkanlıkların hüküm sürdüğü bu yerde, herkesin sağlam karakterli olmasıyla sevip saygı gösterdiği babası, köyde keten bezi dokumacılığıyla uğraşırdı. Ailenin çok çocuklu olmasının da etkisiyle Fichte, oldukça zor ve yoksul koşullar içinde hayata ilk adımını attı.Diğer kardeşlerinden karakter bakımından epey farklı olan Fichte yaşıtlarıyla bir arada olup onlarla vakit geçirmektense,kırda yalnız başına gezinmeyi bir ağacın altında saatlerce düşüncelere dalmayı severdi. Fichte’nin fakir yaşantısında dönüm noktası olan olay 1770 yılında asillerden E. Haubold von Miltizt adlı zengin tüccarın Fichte’nin köyüne yapmış olduğu bir ziyaret sırasında onunla karşılaşması ve onun zekasına hayran kalarak eğitim masraflarını üstlenmesiyle olmuştu.
Fichte 1780 yılında sömestirında Jena Üniversitesinin teoloji eğitimine başlamış ama teoloji eğitiminin kendi yapısına uygunsuzluğundan dolayı bu eğitimi tamamlayamamıştı. Fichte 1784 yılından itibaren eğitim masraflarını kendi karşılamak zorunda kaldı bu sebepten ötürü Zürih’e gitti ve orada özel ders vermeye başladı. Uzun zaman İsviçre’de ev öğretmenliği yaptıktan sonra Leipzig’e döndü orada felsefe eğitimi almaya başladı. Leipzig’de Kant felsefesi ile tanıştı ve Kant’ın ahlak ve özgürlük hakkındaki görüşlerinden büyük oranda etkilendi. 1791 yılında Königsberg’de Kant’ı ziyaret etti ve bu ziyaret sırasında ilk eseri olan bütün vahiylerin eleştirisini bastı. Eser ilk yayınlandığında uzun süreden beri beklenen Kant’ın din felsefesi ile ilgili eseri zannedildi ancak Kant bu eserin kendisine ait olmadıgını eseri yazan kişinin Fichte olduğunu ilan ettiginde Fichte bir anda meşhur oldu.
Fichte 1794 yılında Jena Üniversitesinde boşalan bir kürsü için davet aldı ve bu daveti kabul etti fakat Jena’da iken yazmış olduğu bir makale yüzünden ateizm ile suçlandı bu suçlamalardan dolayı oldukça sıkıntılı günler geçiren Fichte Berlin’e göçmeye karar verdi. Berlin’de birkaç yıl münzevi bir hayat sürdü ve geçimini özel öğretmenlik yaparak sağladı. 1805 yılında Erlangen Üniversitesine profesör olarak atandı fakat Berlin’in Fransızlar tarafından işgal edilmesi sebebiyle Berlin’e döndü ve Alman ulusuna söylevler adı altında bütün halka açık konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar halkta işgale karşı açık bir direnişin oluşmasına sebep oldu.Bu yüzden Fichte Fransızlar tarafından birkaç kere tutuklanmış olmasına rağmen o işgale karşı direnmeye devam etti.Savaş sırasında şehre yayılmış olan vebadan dolayı 1814 yılında berlinde hayata gözlerini yumdu.
Özgürlük öğretisi
Fichte için özgürlük keyfi bir seçim, istediğini istediğin zaman yapabilme demek değildi. Onun için özgürlük eylemin nedeninin insanın bizatihi kendisi olması demekti. Bilinçsiz birinin Fichte için hayvandan ya da köleden farkı yoktu çünkü bu adamın yapacağı eylemlerin sebebi kendisi değil güdüleri duyguları ve toplum gibi etkenler olacaktı. Bu insanın özgür olabilmesi için ise duygularını ve güdülerini aklının kontrolü altına alması ve eyleminin nedeninin kendisi olması gerekmekteydi.
Fichte insanların özgürlüğe ulaşabilmesi için geçirmesi gereken 3 evre belirledi.
İştah evresi
Bu evrede insan mutluluğa ve hazza ulaşmayı kendinde amaç belirler. Kendisi dışındaki varlıkları hazza ve mutluluğa ulaşmak için bir araç olarak görür bu evrede insan özgür değildir hayvan gibidir, çevresinden aldığı etkilenimler duyguları ve güdüleri tarafından yönetilir.
Egemenlik evresi
Bu evrede insan iştah içgüdüsünü bırakıp egemen olma içgüdüsü tarafından yönlendirilir. Tek amacı şeylere tahakküm kurmak onlara egemen olmaktır.
Özgürlük evresi
Bu evrede insan kör egemen olma içgüdüsünü ve iştah içgüdüsünü bırakır. gerçek bir özgürlüğe ulaşır. Türdeşlerinin hak ve özgürlükleri adına kendini özgürce sınırlar.
Özgürlük Fichte için tüm insanlığın ulaşması gereken bir amaç bir ödevdir. Fichte için doğa insanın özgürlüğüne ulaşabilmesi için bir araç olarak vardır tüm doğanın ve tarihin amacı insanlığın özgürlüğe ulaşmasıdır Fichte bunu şöyle ifade etmiştir «doğa,özgürlük ödevimiz için bir gereçtir. Özgürlük tüm insanlığın biricik amacı,ödevidir ulaşması gereken idealdir.
Comments